İşitme Engelliliği ve Yaşamıma Etkileri

Ben bir köyde doğdum. Ebe, işitme engelli olduğumu anlamamış. Duymadığım için konuşma kabiliyetim de gelişmedi. İlkokul 1. sınıfa kadar konuşamadım. 1. sınıfta işitme engelli olduğumu öğretmenim anladı ve ilk işitme cihazım alındı.

*İşitme engelim olduğu geç fark edildiği için ancak 5. sınıfın ilk yarısında okuma yazma öğrendim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Diyarbakır’da bitirdim. Üniversiteyi Bilecik’te okudum. Ailem beni okutmak için Diyarbakır’dan Bilecik’e taşındı. Bilgisayar programcısı oldum. Mesleğimi seviyorum. BİEYDER (Bilecik Engelsiz Yarınlar Derneği) ve Bilecik Öz Savunuculuk Grubu üyesiyim.

Konuşmayı hâlâ öğrenmeye devam ediyorum. Birçok sözcüğü hâlâ tam olarak ekleriyle birlikte kullanamıyorum. Bu durum, kendimi istediğim gibi ifade etmemi engelliyor. Stres yapıyor. Üzüyor. Mutsuz yapıyor. Bu duygularla başa çıkıyorum, ama çok enerji harcıyorum. Bu da beni yoruyor.

Bilgisayar programcısıyım ama konuşma sorunumdan dolayı ayrımcılığa uğruyorum. Mesleğimle ilgili bir işe alınmıyorum. Ancak vasıfsız işçi olarak bir plastik fabrikasında, 3 vardiyalı bir iş bulabildim. Bilgisayar programcısı olan bir kişinin vasıfsız işçi olarak çalışmasını, kıymetli bir iş gücünün israfı olarak görüyorum. İş gücümün böyle israf edilmesi beni çok üzüyor.

İşitme engelli olduğum bebekken anlaşılsaydı veya konuşma desteğini çok küçük yaşlarımdan başlayarak alsaydım, şimdi bu zorlukları yaşamayacaktım. Ben sadece kendi durumumu anlattım. Ama Türkiye’de 2,2 milyon işitme engelli insan var.  Ve  işitme engeli olduğu anlaşılmayan yeni bebekler  dünyaya gelmeye devam ediyor. 

Arzu Anğay